10 Eylül 2019 Salı

RICHARD WILLIAMS

TÜRKÇE (For English please scroll down.)


Canlandırma dünyası başından beri bir yanda büyük prodüksyonlarda çalışan profesyoneller, diğer yanda kendi uslupları, konuları, hatta kum, ıslak boya gibi kendi malzemeleriyle kendi yönlerini çizen bağımsızlar olmak üzere ikiye bölünmüştür. İlk gruptakiler ustalaşmış elleri ve teknik bilgileri ile gururlanırken ikincisindekiler kendilerini daha yaratıcı varsayagelmişlerdir. Birbirlerine karşı duyguları küçümsemeden gıpta etmeye kadar uzanır.

Kendilerine hem bağımsızlar, hem profesyoneller dünyasında yer bulabilen animatörlerin sayısı son derece az; iki dünyada da ağırlığı olan tek bir isim aklıma geliyor: Richard Williams!


Richard Williams en parlak gününde zaferininin mutluluğunu arkadaşıyla paylaşıyor; elinde1989'da "Masum Sanık Roger Rabbit" (Who Framed Roger Rabbit) ile
kazandığı Akademi Ödülü ("Oscar").

Kanada doğumlu Richard Williams'ın canlandırma sahasına girişi değişik bir açıdan oldu. Gerçi daha 14 yaşındayken
Richard Williams daha 14 yaşında Disney
stüdyosunda konuk; yıl 1947.
Disney stüdyosunu ziyaret imtiyazı kazanacak kadar ilgi ve yetenek göstermişti. Sonradan ilgisi sönecek, yüzünü güzel sanatlara dönerek illüstrasyona ve yağlı boyaya yönelecek, dinlenmek için de caz çalacaktı. 50'li yıllarda Londra'ya taşınan Williams, tekrar canlandırmaya döndü, ama Disney tarzından olabildiğince uzak, daha ziyade UPA filmlerini anımsatan grafik bir yaklaşım geliştirdi. İlerleyen yıllarda Disney filmlerini bir anlamda yeniden keşfetti, saygıyı hakkettiklerini anladı, ama Disney kurallarını hiçbir zaman sorgusuz kabullenmedi.


Yıllar geçtikçe Richard Williams stüdyosu şaşırtıcı bir çeşitlilik gösteren usluplarda reklâm filmleri, uzun metrajlar için jenerikler ve anime sekanslar üretti ki bunlara iki Pembe Panter sinema filminin jenerikleri de dahildir. ("Pembe Panter'in Dönüşü"- The Return of the Pink Panther, 1975, ve "Pembe Panter'in İntikamı"- The Pink Panther Strikes Again, 1976. Pembe Panter karakteri ise DePathie- Freleng stüdyosu tarafından serinin ilki olan1963 yapımı Pembe Panter filmi için yaratılmıştı.) Charles Dickens'in "Bir Noel Şarkısı" hikâyesinini tutukça bir canlandırmayla uyarladı (A Christmas Carol, 1971); bu film ona 1972'de ilk Akademi Ödülü'nü ("Oscar") kazandırdı; filmde öykünün geçtiği dönemin gazete illüstrasyolarını andıran bir tarz kullanılmıştı ki bu da başarıya katkı sağlamıştır şüphesiz.

Richard Williams 60'lı yılların ortalarında sufizme ilgi duydu ve sufi filozof/yazar İdris Şah ile görüşmeye başladı. Zaten stüdyonun işletmecisi Ömer Ali Şah, İdris Şah'ın ağabeyiydi.

Hindistan doğumlu, Afgan asillerinin soyundan geldiğini söyleyen İdris Şah İngitere'de yerleşmişti. Richard Williams, İdris Şah'ın Nasrudin kitaplarını resimledi. Buradan bir film fikri çıktı.

Sonra İdris Şah ve ailesiyle Richard Williams'in araları bozuldu. Williams işletmeci Ömer Ali'nin stüdyodan para sızdırdığını iddia ederken İdris Nasrudin projesinin kârının %50sini istemiş, kızkardeşi ise yaptığı tercümelere dayanarak Nasrudin karakterinin telif hakkını talep etmiş. (Bkz.: "Pulling a Rabbit out of a Hat/ Richard Williams Animation- The-Thief-and the Cobbler" Yolları ayrılınca İdris Şah Williams'dan Nasrudin karakterini ve ismini kullanma hakkını esirgedi- oysa prodüksyon başlamış, ilerlemişti!

Şaşırtıcı şey şu: bu "Nasrudin" dedikleri bizim Nasreddin hocamızdan başka birisi değil; Türk lokumu, Türk kahvesi, Türk halısı kadar bizden sayarız. Herhangi birisinin Nasreddin Hoca için telif hakkı iddia etmesini aklımız almaz. Ama alın işte, Richard Williams kendini köşeye sıkışmış bulmuş, sıkıştığına inandırılmış.


Solda: Richard Williams'ın resimlediği İdris Şah'ın Nasrudin kitabı. Sağ üstte: Nasreddin Hoca'nın Akşehir'deki mezarı. Alt sağda: Türk televizyonunda çocuklar için Nasreddin Hoca dizisi. (Kendi stüdyolarımızdan Siyah Martı tarafından yapılmıştır.)

Richard Williams'ın bu telif hakkı iddialarına pabuç bırakması
1906-1930 yılları arasında yayınlanmış
Azeri mizah dergisi.
bizim için anlaşılır gibi değil. Biz Türkler sahipleniriz, mezarını anıt yaparız, ama Nasreddin Hoca öyküleri çok daha geniş bir coğrafyada tanınır ve dolayısıyla kamuya mâlolmuştur. 


Neticede Nasrudin karakterini ve ismini kullanmaya hakkı olmadığına ikna olan Richard Williams, hırsız karakterini tutabildi, ve film için o güne kadar yapılmış çalışmaların olabildiğince büyük bir kısmını kurtaracak şekilde farklı bir öykü anlatmaya karar verdi. Nasrudin oldu "Hırsız ve Kunduracı" (The Thief and the Cobbler).

Williams artık bir obsesyona dönüşen film üzerinde çeyrek
Bernd Göbel'in
Hodscha Nasreddin
çeşmesi heykeli,
Halle-Neustadt,
Almanya.
yüzyıl çalıştı. Stüdyonun diğer işlerinden edindiği kârları projesine akıttı, Art Babbitt, Grim Natwick ve Ken Harris gibi önemli isimleri emeklilikten alarak stüdyosuna getirtti, hem çalıştırdı, hem de çalışanlarını eğitmelerini sağladı. Film için üretilen ve çizerek yaratılan karmaşık ve şaşırtıcı kamera hareketleri, kendi projelerine animasyon yönetmeni arayan Steven Spielberg ve Robert Zemeckis'i ikna etti;
"Masum Sanık Roger Rabbit" (Who Framed Roger Rabbit), reel çekim ve çizgi canlandırmanın kusursuz uyumunu gerektirecekti ve bunun icabı olan teknik ve mekanik çözümlemeleri ancak bir Richard Williams kotarabilirdi. Williams bir anlamda başladığı noktaya dönmüştü, zira prodüksyon süresince stüdyosu Disney UK'ye dönüştürüldü. Roger Rabbit 1988'de gösterime girdi ve 1989'da Richard Williams'a animasyon yönetmeni olarak özel bir Akademi Ödülü ("Oscar") kazandırdı. Williams filmin üstün başarısına dayanarak eski Nasrudin, yeni "Hırsız ve Kunduracı"'yı bitirmek için yatırım almayı başardı. (Aslında filmin adı defalarca değişti, gitti geldi!) Warner Brothers ile yapılan mukavele filmin iki senede bitmesini öngörüyordu, efsane filmin nihayet seyirci karşısına çıkması garantilenmişti. Stüdyoya ben o tarihte katıldım (1990), şansıma inanamıyordum. Ve yeni evliydim. Aynı günlerde vatandaşım Şahin Ersöz de ekibe girdi. Herşeyin harika olması gerekiyordu.

Derken gördüm ki Richard Williams'ın en büyük düşmanı kendisiymiş. "Bağımsız animatör" ruhu baskın çıkıyor, topladığı yetenekli işgücüne rağmen adeta filmini paylaşmak istemiyor, neredeyse kıskanıyordu. Sahneler bir türlü geçmiyor, düzeltimlere takılıyor, ilaveler ve uzatmalar yapılıyor, hiç birşey olmasa tek kareye dönüştürmek için araresimler isteniyordu! Önceleri kaliteden ödün vermemek saydığımız bu müşkülpesent tutum, evladını özgür bırakamayan bir babanın aşırı sahiplenme içgüdüsüne benzemeye başlamıştı!

Ben Williams'ın yönetmenliğine olabildiğince uyarak kendi yaratıcı çözümlerimi getirmeye çalışıyordum, ve neyse ki bunlar kabul görüyordu. Williams'ın yaklaşımı Şahin'e ters geldi ve bunu bir "meydan okuma" saydı: Williams'dan daha Williams olacak, onun tarzında, ona bile parmak ısırtacak bir sahne yapacaktı. Verilen bir sahnede vezir Zig-Zag, tekgözlerin şefinin çadırına girecekti ve storyboard'da bu çok basit ifade edilmişti. Şahin, uzun, karmaşık, tamamen el çizimi bir kamera hareketi içeren bir yorum yaptı ve bitirene kadar Williams'ın gözünden kaçırmayı başardı. Tekgözlerin şefinin gözbebeğindeki akisten ağır ağır uzaklaşarak kalabalık çadırı katettiğimiz bu sahne, bugün filmin tanınmış sahnelerindendir.

Şahin'in uzun bir kamera hareketi içeren 26 saniyenin biraz üzerineki mega sahnesi!
Sahne Zig-Zag'ın gözlerine yakın çekimle başlıyor görünse de aslında baş kısmında herşey tekgözlerin şefinin gözbebeğinden aksetmektedir.
Geri dönüp bakınca Richard Williams'ı ekibini mutlak zafere götüren bir liderden ziyade çalışkanlığı ve kendini adamasıyla ilham veren bir işkolik olarak görüyorum. Varsın kusursuz ama yarım kalmış olsun, yeter ki bitmiş ama kusurlu olmasın! Klasik canlandırmanın kurallarını araştırır, öğretir, ama sık sık da eleştirip dışlarına çıkardı. Bir yandan özgür ifadenin savucusuydu, bir yandan da despotluğa varan bir yönetmenliği vardı, çalışanlarından bütün zamanlarını vermelerini ister, kendi şartlarına, kendi vizyonuna tam uyum ve sadakat beklerdi. "Hırsız" evliliğimin ilk yılına koyu bir gölge düşürdü, ama oradan çokyönlü, özgüvenli bir animatör olarak ayrıldım. (Bkz.: "Hırsız ve Kunduracı", 18 Eylül 2012, and "Sürünen Haberci", 21 Aralık 2012.)

Mukavele süresi dolunca film Richard Williams'dan alındı ve
Richard Williams'ın kitabı
tarif edilmez kötü bir şekilde bitirildi! Ben Arabian Knight adıyla bir versyon gördüm (Arap Şövalye ve Binbir Gece Masalı fikirlerini karıştıran bir kelime oyunu.), o kadar tatsız tuzsuzdu ki unutun gitsin! Williams sonradan seminerler verdi, bir de kitap yazdı (Animator's Survival Kit, "Animatörün Hayatta Kalma Takımı")
ve arkasından yeni bir imkânsız projeye atıldı: Lysistrata. Bunun sadece girişini tamamlayabildi.

Richard Williams 16 Ağustos 2019'da aramızdan ayrıldı.

Bitmemiş!


ENGLISH

In the world of animation, there has been a long standing division between professionals working for big productions and independents, "auteurs" pursuing their own styles and themes, even coming up with their own media like sand or wet paint! The former take pride in their polished skills whereas the latter see themselves as more creative, each group eyeing the other with feelings that range from disdain to envy.

There are very few who have been able to function both as an "auteur" and an animator for large budget productions, and I can think of only one name that has straddled both worlds completely: Richard Williams.

Richard Williams sharing his finest moment with his friend, sporting the Academy Award
("Oscar") he won for Who Framed Roger Rabbit in 1989.

Canada-born Richard Williams came into animation rather obliquely, even though his early interest in and talent for animation
14 year old Williams as guest at the
Disney Studio, 1947.
had earned him a visit to the Disney studio at the age of 14. He later lost interest, his focus turning to "high art". He painted and illustrated, and played jazz. Moving to London in the 50's, he embarked on a carreer in animation developing a distinctly  graphic-oriented style that was as far removed from the Disney look and feel as could be expected, more in line with the UPA approach. In later years he developed a renewed appreciation for the achievements of the Disney studio and he started going for fuller animation, albeit without ever accepting Disney's rules at face value.

Over the years Richard Williams Animation produced a wealth of animated commercials in an extraordinarily wide variety of styles. The studio also contributed titles and animated inserts for feature films, including two of the Pink Panther series. (The Return of the Pink Panther, 1975, and The Pink Panther Strikes Again, 1976. The character itself  was originally created by De Pathie-Freleng for the 1963 film, simply titled The Pink Panther.) A rather stiffly animated version of Charles Dickens' A Christmas Carol (1971) earned Williams his first Academy Award in 1972, thanks no doubt to the originality of its style which was reminiscent of period newspaper illustrations.

In the mid 60's Richard Williams became interested in Sufism and came in contact with Sufi philosopher/ author Idries Shah through his brother, Omar Ali, who was the first business manager of the studio. 

Born in India and claiming descent from Afghan nobles, Idries grew up and lived in the UK. Williams provided illustration for his Nasrudin books, which evolved into a film idea. 

Then came a falling out with Omar Ali, Idries and even Idries' sister. Williams claimed Omar Ali was stealing from the studio, Idries demanded %50 of the profits while his sister claimed ownership of the Nasrudin character- apparently because of some translation she had made. (See: "Pulling a Rabbit out of a Hat/ Richard Williams Animation- The-Thief-and the Cobbler") When their ways parted, Idries Shah denied Williams the right to use the Nasrudin character- even the name- and this, well into production!

The amazing thing is: we in Turkey consider Nasrudin- or Nasreddin as we spell it- to be our own, as indigenous as Turkish Delight, Turkish coffee, and Turkish carpets. The idea that anybody could claim copyright seems absurd. But there you are, and there was Richard Williams, believing himself cornered!

Left: Idries Shah's Nasrudin, as illustrated by Richard Williams, top right, Nasreddin's tomb in Akşehir, Turkey, bottom right: Nasreddin TV series for children on Turkish TV. (By a local studio, Siyah Martı Animation.)
It seems mystifying to me that Richard Williams would be
Satirical periodical from Azerbaijan,
published 1906-1930.
unable to challenge Idries Shah's claim to the Nasrudin stories- we Turks may claim him as our own, with tomb and all, but the stories are known in a very wide geography and as such lie clearly in the pubic domain. Still, Williams was persuaded that he could not legally use Nasrudin- but he managed to keep hold of another character: the thief. So he decided to tell a different story, saving what he could of the work that was already done. Nasrudin became The Thief and the Cobbler.


Sculpture surmounting
the Hodscha Nasreddin
fountain, by Bernd Göbel
in Halle-Neustadt,
Germany.
,

Williams worked obsessively on the film for a quarter of a century, investing profits from his studio's other work, pulling great names like Art Babbitt, Grim Natwick and Ken Harris out of retirement to work with him as well as train his staff. The wild, highly involved animated camera moves of the finished sections persuaded Spielberg and Zemeckis that he could handle the complicated mechanics in bringing animation and live action together in their own new project, Who Framed Roger Rabbit. Coming full circle, Williams found himself working for Disney- his studio morphed into "Disney UK" for the duration of the production. The film was released in 1988, bringing Williams an Academy Award for special achievement as the animation director. He used the resounding success of the film to bring in investment for The Thief and the Cobbler, the erstwhile Nasruddin. (One of many name changes in fact!) A two year contract with Warner Brothers seemed to guarantee the completion of this legendary film, and that's when I was hired (1990), freshly wed, amazed at my luck. My compatriot and friend Şahin Ersöz was hired at the same time. It should have been great.

Then we saw Richard Williams was his own worst enemy. Ever the "auteur", he seemed unwilling to share the work, even with all the talent he had brought together- he was almost jealous. Scenes would just not pass, kept getting stuck with revisions, improvements, extensions, and when all was done, the addition of inbetweens to make them on 1's! What we thought was perfectionism turned out to be more like paternalism, a reluctance to let go of one's baby.

I followed Richard Williams' instructions as faithfully as I could, adding my own creative solutions, which I'm glad to say he liked. Şahin was put off, took it as a challenge, and deciding to out-Williams Williams, embarked on an intricate, involved interpretation of the scene of Zig-Zag's entry into the chief one-eye's tent that could not fail to impress him. Şahin went far beyond the storyboard, and avoidied showing anything until he was done. Today that scene- the long truck-out from the reflection in the chief one-eye's pupil- is one of the film's classics.

Şahin's mega scene, a long all hand animated pull out, just over 26 seconds long!
Though it seems to start with a close-up on Zig-Zag's eyes, it all turns out to be a reflection in the chief one-eye's single pupil.
In retrospect, I see Richard Williams as a workaholic who inspired with his tireless dedication rather than a leader who led his crew unfailingly to victory. Better perfect yet incomplete than complete but with faults. He studied the rules of classical animation, learned and taught, but just as often criticized and ignored them. He was a champion of free expression, but also a domineering director who demanded extra hours and total dedication to his own vision, on his own terms. The Thief cast a heavy shadow over my first year of married life, but I emerged a much more versatile, confident animator. (See also: "The Thief and the Cobbler", 18 September-Eylül 2012, and "The Crawling Messenger", 21 December- Aralık 2012.)


Richard Williams' book.
When the contract ran out, The Thief was taken from Williams and completed in an abominable fashion by the producers. I saw one version called Arabian Knight- the less said about it the better. Williams went on to give seminars, wrote a book (The Animator's Survival Kit) and embarked upon another impossible project- Lysistrata, of which only the prologue is finished.

Richard Williams passed away on August 16th, 2019.

Incomplete!