28 Ağustos 2018 Salı

BİR OTOPORTRENİN ANATOMİSİ- ANATOMY OF A SELF-PORTRAIT

TÜRKÇE: (For English, please scroll down.)

1991 yeni yıl, evli bir çift olarak ilk.
Lâle ile 1990'da evlendik; 1998 yapımı Who Framed Roger Rabbit hâlâ gündemdeydi. Lâle'nin bana tavşan kimliği vermesi o günlere rastlar, çünkü filmde Jessica'nın Roger hakkında dediği gibi ben onu güldürüyormuşum. Kendimi tavşan olarak resmetmeye başladım, ama aramızda bir espri olarak.

Yanılmıyorsam bir karakterin arkasına saklanma, gerçek yüzümü gizleyerek o karakter aracılığıyla konuşma fikrini 1953 yapımı Lili filminden aldım. Bu filmde Mel Ferrer duygularını dışa içine kapanık, vuramayan bir kuklacıyı oynuyordu. Böyle olunca Leslie Caron'un oynadığı Lili karakterine karşı
1953 yapımı Lili filminde Leslie Caron,
Mel Ferrer'in kuklalarıyla sohbette.

beslediği hisleri kuklaları aracılığıyla ifade ediyordu. Bu fikri benimsedim ve zaman zaman benim namıma konuşacak karakterler tasarladım. Canlandırma derslerinde yardımcım olarak tasarladığım Biki isimli fare bu karakterler içinde en fazla kullandığım oldu. (Bu karakter Bilkent'te öğretim görevlisi olduğum sırada ortaya çıktığı için adı Biki oldu. B-K=Biki.)


Ama Biki ben değildi. Değişik yetenekleri vardı, herdaim genç, çoğu zaman neşeliydi. Hem çizgi filmci hem de pilot olduğu için benim ve babamın meslekleri arasında bir köprü kuruyordu. Beni kişiliğimi temsil etmiyordu, daha ziyade takdir ettiğim bir arkadaş gibiydi.

Biki canlandırma masasında animatör (solda) ve çift kanatlı uçağıyla pilot (sağda.)
Bir noktada Larry Gonick!in "Evrenin Çizgi Tarihi" (Cartoon History of the Universe) kitaplarına merak sardım. İlk iki kitabı bitirdikten sonra üçüncünün son sayfasında yazarın bir fotoğrafını gördüm. Çok şaşırdım- kitapta konuları sunan ve
Larry Gonick ve pofesörü çiziyor.
açıklayan profesör karakterinin kendi karikatürü olduğunu varsaymıştım, ama Sn. Gonick ona hiç benzemiyordu. İşte o anda bir aydınlanma geldi: kendinizi temsilen bir karakter yaratacaksanız bunun aynada gördüğünüz surata benzemesi gerekmiyordu. Içinizden gelen bir karakteri tasarlayıp kullanabilirsiniz; onu kendiniz gibi düşünüp çizer ve canlandırırsanız bir müddet sonra kendi jestleriniz ve ifadelerinizi ister istemez ona verirsiniz. Bir bakıyorsunuz bir anlamda o olmuşsunuz; yaşını göstermeyen, albenisinden birşey kaybetmeyen bir karakterin görünüşünü giyinmişsiniz.



Walt Disney otoportresini yapıyor.
Disneyland'in kadrolu ressamı 
Charles Boyer, Norman Rockwell'in
tanınmış nükteli otoportresine
gönderme yapmış.
Ve tavşan figürünü ciddi ciddi kullanmaya başladım. Kendim gibi hissetmek için (kendim gibi "görünmesi" değil) tasarımında ayarlamalar yaptım. Benim gibi labada lubada yürüyor, sol gözü süzgün bakıyor, benim gibi giyiniyordu. (Boynunda edelweiss desenli boyunbağı vardı ve kareli gömlek tercih ediyordu) ve göbekliydi. Diyabet olup zayıflayınca tasarımını değiştirmekte tereddüt ettim, ama şimdi hissedilir şekilde daha zayıf!

 
Tavşan diabet teşhisinden önce dobiş ve mutlu, sonrasında ince ve zarif.

Doğal olarak bütün avatarlarımda tavşanın yüzü var, Facebook'taki kapak fotoğrafımda da gözükmesini istedim. İşlem tahmin ettiğimden de teferruatlı oldu, beklenmedik birçok yeri öyle ya da böyle yamalamam gerekti. Üstelik bazı detayları öne çıkartmak için eşyaların, detayların yerlerini dijital olarak değiştirdim. Tam memnun kaldım, Facebook'da üstten alttan çok fazla kırpıldığını farkettim. Bunun üzerine odanın tavşanın kulaklarının arkasında kalan kısmından da yararlanmak için fotoğrafın sağ tarafını ayırıp kaydırdım- bu sayede Lilo da resme girmiş oldu.

Facebook'ta çoğu insanın asla görmeyeceği bir resim için neden bu kadar uğraştım? Herhâlde başka yerlerde de kullanabileceğim, hatta kendimden sonraya da kalacak, tam hatırlanmak istediğim gibi bir otoportre yaratmak istemiş olmalıyım.


ENGLISH:

Newyear 1991; our first as a married couple.
Lâle and I were married in 1990, when the 1988 film Who Framed Roger Rabbit was still very topical. Lâle called me a rabbit because "I made her laugh", borrowing Jessica's line from the film. I started drawing myself as a bunny, but only as an inside joke.

I think it was the 1953 film Lili that gave me the idea of hiding behind a character- speaking through that character, concealing your real face. In it Mel Ferrer is a withdrawn, unsociable puppeteer who
Leslie Caron chatting with Mel Ferrer's puppets
in the1953 film Lili.

expresses his feelings for Lili (Leslie Caron) through his puppets. Taking the hint, I have spoken through several characters, mostly through Biki, a mouse character who served as my spokesman when I was teaching animation. (I came up with him at Bilkent University, hence the name: B-K= Biki.)


But Biki wasn't me; he was multi-talented, perennially young,
more cheerful than not, an aviator and an animator, bridging my father's and my own professions. He wasn't an alter ego, he was more like a friend I looked up. When drawing myself, I stuck to caricatures of my physical appearance, as is the usual way.

Biki as animator at his animation desk (left) and aviator with his bi-plane (right).
At one point I became a fan of Larry Gonick's The Cartoon History of the Universe. After going through the first two books, I saw a photo of him on the final page of the third. I was
Larry Gonick drawing the professor.
really surprised- I had always assumed that the professor character who introduces and explains the topics in the book would be a caricature of himself. Mr. Gonick looked nothing like the professor. Then it dawned on me- to create a figure to represent yourself, you don't have to make it look like the face you see in the mirror. You're free to design any character that feels right for you; if you draw and animate it with the thought that it is really yourself, you'll be giving it your own expressions and gestures without even really trying. 


Walt Disney painting a self portrait-
by Disneyland illustrator Charles Boyer,
a referece to the famous whimsical self-portrait
by Norman Rockwell.
So I started using the rabbit design in earnest, modifying him to "feel" more like me (not "look" like, "feel" like). He had a plodding gait like I did, a drowsy left eye, wore what I wore (including a neckerchief with an edelweiss pattern and showing a marked preference for checkered shirts) and was rather on the plump side. When diabetes struck, and I lost weight, I was reluctant to change the design, but now the bunny is considerably thinner.

The Bunny blithely plump before diagnosed as diabetic, and svelte afterwards.

Of course the bunny appears as all my avatars, and I wanted to make a really good illustration for my facebook cover photo. The operation turned out to be more involved than I thought, since I had to patch up a lot of bits one way or another, and I moved various details around to make some things come out. Then I found Facebook was cutting too much from the top and bottom, so I taking advantage of the area hidden behind the ears, I split the background photo and moved the right side further right, extending the image. 

Why did I take so much trouble with a Facebook cover photo that most people would never see? I think it was because I wanted to create a definitive self portrait that I could use elsewhere and even leave to posterity.