28 Mayıs 2017 Pazar

LÂLE'NİN SAKLI BAHÇESİ- LÂLE'S SECRET GARDEN



TÜRKÇE (For English please scroll down.) 

Hepimiz hayâl kurarız. Bazısı fantaziden öteye gitmez; hep belirsiz bir geleceğe erteler, aslında gerçekleşmeyeceklerini baştan kabulleniriz. Bazıları da gerçekleştirene kadar rahat edemeyeceğimiz tutkulardır. Onlar uğruna şaşırtıcı sayıda dayağa dayanır, her tökezleme ve düşüşten sonra tekrar kalkıp yolumuza devam ederiz.

Bu sefer canlandırmadan bahsetmiyorum. Bu yazıda konum, terkedilmiş bakımsız bir toprak parçasını ve içindeki iki yıkıntı binayı alıp bir cennet bahçesine çevirmeyi başaran bir kişidir. Hem de bana çok yakın birisi. En şaşırtıcısı da kendisiyle evli olma onuruna sahip olmam!

Lâle her zaman bahçe, bahçe içinde müstakil ev sevmiştir. Meslek hayatımız boyunca değişik ülkelerde böyle bahçeli evlerdin olduğu mahallelerde dolaşmayı sevmişizdir. Böyle bir yere sahip olup yaşamak istediğini biliyordum tabii ve ben de hep “günün birinde” diyerek belirsiz bir geleceğe erteliyordum. Ama Lâle boş bir hayâlle oyalanabilecek birisi değildir, gerçekleştirmek ister. Satın alarak değil, yoktan var ederek.

Kırklareli yakınında bir köyde annesinin doğmuş olduğu evi bahçesiyle birlikte aldığında bu işin biryere varacağına inanmak güçtü. Bahçe bakımsız, ev ve bahçedeki diğer yapı olan samanlık yıkıntı halindeydi. Harcadığı enerji, üstesinden geldiği problemler, hiçbir zaman pes etmemesi karşısında hayranlık uyandırdığı gibi ilham da veriyordu. Şimdi o bahçe başlıbaşına küçük bir ülke gibi; onu dış dünyadan ayıran sadece çevreleyen duvar değil, doğal güzelliği, bakımlılığı, ve neşrettiği huzur duygusu.

(Ayrıca bkz.  "Lâle ve 'Şale''si", 7 Ekim 2011.)

Lâle'nin diyarı. Sol üstte eski hâli.
Lâle's realm. On the upper left you can see how it used to be.

ENGLISH


We all have dreams. Some dreams are idle fantasies, always pushed away to the safe distance of an undefined future, never to be realized. Some are passions that won’t let go until they are realized, and it is amazing how much beating we are able to take for them, how we pick ourselves up and try again after each stumble and fall.

For once, I am not talking about animation, but about the amazing willpower and energy spent by someone very close to me to turn an abandoned plot of land with some derelict buldings into a small paradise. How amazing that I am married to her!


Lâle always liked gardens, and private one-family homes in them. We used to enjoy strolling through such neighbourhoods in different towns throughout our years abroad in animation. I knew she fancied herself the owner of such a place, and I kept saying “one day”, pushing it away to the safe distance of an undefined future. But she was not to be placated with an idle fantasy; she really wanted to own and live in such a place. Not simply to buy it, as it turned out, but to create it out of near nothing.

When she purchased the plot of land with the derelict house and hayloft that had been her mothers birthplace in a village near Kırklareli, the idea of making anything out of it seemed too far-fetched to be practicable. The energy she has spent, the problems she has overcome, her unwillingness to give up have been amazing as well as inspiring. Now her garden is like a little country of its own, standing apart from its surroundings not only because of its perimeter wall, but because of its look; lush, well-kept, and emanating an atmosphere of peace.

(See also "Lâle and her 'Chalet'", 7 September-Ekim 2011.)